Bana kalırsa o masumdur.
- I dare say he is innocent.
Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
- Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
Beth, Sally'nin yalnızca suçsuz numarası yaptığını iddia etti.
- Beth argued that Sally was only pretending to be innocent.
Onun suçsuz olduğunu iddia etti.
- He maintained that he was innocent.
Sen aptal bir kız değilsin, değil mi?
- You're not an innocent girl, are you?
Tom saf saf gülümsedi.
- Tom smiled innocently.
Görünüşe rağmen, sen bir sapıksın. Ben bir sapık değilim. Ben saf ve masum bir genç kızım. Evet, evet, yok daha neler.
- Despite appearances, you're a pervert. I'm not a pervert. I'm a pure and innocent young girl. Yeah, yeah, give me a break.