forward or near the bow

listen to the pronunciation of forward or near the bow
Английский Язык - Турецкий язык

Определение forward or near the bow в Английский Язык Турецкий язык словарь

fore
baş tarafta önde
fore
(Kanun) önde olan
fore
başta
fore
ön

Su, ormanlar ve mineraller önemli doğal kaynaklardır. - Water, forests, and minerals are important natural resources.

Peygamberler yüzyıllar boyunca dünyanın sonunu önceden tahmin etmiştir. - Prophets have been forecasting the end of the world for centuries.

fore
önek on; önceden; önceki
fore
{i} pruva
fore
{s} önde

Subrahmanyan Chandrasekhar yirminci yüzyılın önde gelen astrofizikçilerinden biriydi. - Subrahmanyan Chandrasekhar was one of the foremost astrophysicists of the twentieth century.

Kalp cerrahisinde en önde gelen otoritedir. - He is the foremost authority on heart surgery.

fore
ön taraftaki
fore
öne geçmek
fore
dikkat

Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu. - The forest fire occurred through carelessness.

Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin! - If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!

fore
daha evvelki
fore
ön kısımda/ön kısıma
fore
önde olan şey
fore
come to the fore başa geçmek
fore
{i} baş taraf
fore
ilk

Şimdiye kadar ilk kez arabamı ormanda park ettim. - This is the first time I've ever parked my car in the forest.

Safran ilkbaharın bir müjdecisidir. - The crocus is a forerunner of spring.

fore
(İnşaat) baş, ön, öncü
fore
the fore part ön taraf
Английский Язык - Английский Язык
fore
fore-
forward or near the bow

    Расстановка переносов

    for·ward or near the bow

    Турецкое произношение

    fôrwırd ır nîr dhi bau

    Произношение

    /ˈfôrwərd ər ˈnər ᴛʜē ˈbou/ /ˈfɔːrwɜrd ɜr ˈnɪr ðiː ˈbaʊ/
Избранное