Tom'un vize alamadığını duymak bizi hayal kırıklığına uğrattı.
- We were disappointed to hear that Tom couldn't get a visa.
Tom Mary'den vize için nasıl başvurulacağını öğrenmesini rica etti.
- Tom asked Mary to find out how to apply for a visa.
Lütfen bana vize verin.
- I beg you, give me a visa.