Ona bir oyunda meydan okudum.
- I challenged him to a game.
Tom Mary'ye başka bir satranç oyunu için meydan okudu.
- Tom challenged Mary to another game of chess.
O ona vurmak için kışkırtıldı.
- He was provoked into hitting her.
Onun kaba cevabı onun yüzüne tokat atması için onu kışkırttı.
- His rude reply provoked her to slap his face.
Onlar kralın yasalarına meydan okudular.
- They defied the laws of the king.