Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Tom sonunda hoşlandığı bir iş buldu.
- Tom eventually found a job that he liked.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Tom nihayet istifa etti.
- Tom eventually resigned.
Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.
- Tom eventually left Boston.
Sonuçta biri Tom'a terbiyeli davranması gerektiğini söylemek zorunda kalacak.
- Eventually, someone is going to have to tell Tom that he needs to behave himself.
Sonuçta her şeyi bana anlatacaksın.
- You'll tell me everything eventually.