Sorun olursa, lütfen beni arayın.
- In case of trouble, please call me.
Bir sorun olması durumunda her zaman ona güvenirim.
- I always rely on him in case there's a problem.
Bir deprem durumunda, gazı kapatın.
- In case of an earthquake, turn off the gas.
Bu kural her durumda uygulanamaz.
- This rule cannot be applied in every case.
Çantayı polise bırakın!
- Put the case in the hands of the police.
Tom bir spor çantası ve bir gitar çantası taşıyordu.
- Tom was carrying a duffel bag and a guitar case.
Bu olayı araştıracağım.
- I'm going to investigate this case.
O, bir cinayet olayına karıştı.
- He was involved in a murder case.
Tom CD'yi kutusundan çıkardı ve onu çalara taktı.
- Tom took the CD out of its case and put it into the player.
Tom CD'yi kutusundan çıkardı ve onu çalara taktı.
- Tom took the CD from its case and inserted it in the player.
Polis davayla ilgili yeni kanıtlar ortaya çıkarmıştır.
- The police have uncovered new evidence related to the case.
Polis cesedin yanında bir mermi kovanı buldu.
- The police found a cartridge case next to the body.
Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.
- Dan strangled Linda with a pillow case.
Tom'un gitarı için bir kılıfı yoktu.
- Tom didn't have a case for his guitar.
Polis kasanın içine bakmaya karar verdi.
- The police have decided to look into the case.
Partimiz için on kasadan daha fazla biraya ihtiyacımız var.
- We need more than ten cases of beer for our party.
Ona, bu valizi üst kata taşıtacağım.
- I'll get him to carry this case upstairs.