Tom her zaman beni her şey için suçluyor.
- Tom always blames me for everything.
Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.
- Tom always blames Mary for everything.
Sami'nin yaşamı sonsuza dek değişti.
- Sami's life was changed for ever.
Sami, Leyla'nın hayatını sonsuza dek değiştirdi.
- Sami changed Layla's life for ever.
Ya sonsuza kadar devam ederse?
- What if it continued for ever?
Sami'nin yaşamı sonsuza kadar değişiyordu.
- Sami's life changed for ever.
Biz daima en iyi arkadaşlar olacağız.
- We will be best friends forever.
Onu daima tanıyorum gibi hissediyorum.
- I feel like I've known him forever.
O, kocasını ebediyen sevecek.
- She'll love her husband forever.
Ebediyen mutlu olacağını umuyorum.
- I hope you'll be happy forever.
İnsanlar sonsuza kadar yaşayamazlar.
- People can't live forever.
Tom Mary'den onunla sonsuza kadar kalmasını istedi.
- Tom wanted Mary to stay with him forever.
Sonsuza dek burada kalamam.
- I can't stay here forever.
O sır sonsuza dek saklanamaz.
- That secret can't be kept forever.
Hep bugünün gelmesini bekledim.
- I've waited forever for this day to come.
Benim her zaman başım belada.
- I am forever in trouble.
Seni her zaman tanıdım gibi geliyor.
- It feels like I've known you forever.
Sure, I'd be happy to meet with you on the 12th of forever.
I shall love you forever.
You'll have a home here forever, my son!.
Early in his boyhood he had learned to form ropes by twisting and tying long grasses together, and with these he was forever tripping Tublat or attempting to hang him from some overhanging branch.
We had to wait forever to get inside.
It takes forever to get business a permit and a landline.
... lonelier than ever this morning not in the mood ...
... used by someone ever? ...