Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.
- For a while she did nothing but stare at me.
O, bir süre orada durdu.
- He stood there for a while.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
- I want to leave these packages for a while.
Erkek kardeşi bir süredir kayıp.
- His brother has been missing for a while now.
Bir süredir seni görmedim.
- I haven't seen you for a while.
Bir süre için gitmiş olabilirim.
- I might be gone for a while.
Bir süre için gitmiş olabilirim.
- I may be gone for a while.