Uçmak istiyorsan, seni aşağı çeken her şeyi bırak!
- Wenn du fliegen willst, lass alles los, was dich runterzieht!
Uçmak neden trene binmek varken?
- Warum fliegen, wenn du den Zug nehmen kannst?
Kurbağalar sinek yerler.
- Frösche fressen Fliegen.
Sinek yakalamayı severim.
- Ich fange gerne Fliegen.
Onun hayali bir uzay havacılık mühendisi olmaktır.
- His dream is to become a space aviation engineer.
Havacılık uzmanı, istatistikleri ayrıntılı olarak analiz etti.
- The aviation expert analyzed the statistics in detail.
Tom binlerce saatlik uçuş zamanı olan uzman bir pilottur.
- Tom is an expert pilot with thousands of hours of flying time.
Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.
- The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel.
Havada uçan bir kuş sürüsü gördüm.
- I saw a flock of birds flying aloft.
UFO ne demek? Sanırsam, tanımlanamayan uçan nesne demek.
- What does U.F.O. stand for? It means Unidentified Flying Object, I guess.
Her yerde sinekler vardı.
- There were flies everywhere.
Bütün ders boyunca sinekleri saydı.
- During the entire lesson, he counted flies.
This plane can fly at 800 miles an hour.
- Dieses Flugzeug kann mit 800 Meilen pro Stunde fliegen.