firlat

listen to the pronunciation of firlat
Турецкий язык - Английский Язык

Определение firlat в Турецкий язык Английский Язык словарь

fırlat
{f} flung
fırlat
threw

I threw down the newspaper. - Gazeteyi yere fırlattım.

Tom threw his hands up into the air and said that he gave up. - Tom ellerini havaya doğru fırlattı ve vazgeçtiğini söyledi.

fırlat
ejakulate
fırlat
{f} launching

The rockets were fired from a launching pad. - Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.

The launching of artificial earth satellites is commonly looked upon as an exploration of space. - Yapay dünya uydularının fırlatılmasına yaygın olarak uzayın bir keşfi gözüyle bakılmaktadır.

fırlat
{f} pitch

Tom pitched six innings. - Tom altı vuruş sırası fırlattı.

fırlat
{f} flinging

The boy passed the time by flinging stones into the lake. - Çocuk göle taşlar fırlatarak zaman geçirdi

fırlat
{f} fling

The boy passed the time by flinging stones into the lake. - Çocuk göle taşlar fırlatarak zaman geçirdi

fırlat
{f} launch

The artificial satellite was launched into the orbit. - Yapay uydu yörüngesine fırlatıldı.

Better to extend an olive branch than launch a missile. - Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.

fırlat
{f} slung
fırla
{f} sprung
topu fırlat
(Bilgisayar) launch ball
fırla
dash off
fırla
sprang
fırla
{f} boom

The boomerang hurtled whistling through the air. - Bumerang havada ıslık çalarak fırlatıldı.

fırla
{f} rocket

After an hour of waiting, the launch of the rocket was cancelled. - Bir saatlik beklemeden sonra, roketin fırlatılışı iptal edildi.

The rockets were fired from a launching pad. - Roketler bir fırlatma rampasından ateşlendi.

fırla
{f} dashing
fırla
throw
fırla
dashed

Tom dashed out of the room. - Tom aceleyle odadan dışarı fırladı.

He dashed out of the store. - O, dükkândan dışarı fırladı.

fırla
hurtle

The boomerang hurtled whistling through the air. - Bumerang havada ıslık çalarak fırlatıldı.

firlat
Избранное