Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm.
- I always thought that Tom and Mary would eventually get married.
Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Sonuçta, Jane onu satın almadı.
- In the end, Jane didn't buy it.
Sonuçta, o kadar da kötü değil.
- In the end, it's not that bad.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Nihayet evlendi onunla.
- He eventually married her.
Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.
- Tom eventually left Boston.
Sonunda, Almanlar geri çekilmeye zorlandı.
- In the end, the Germans were forced to withdraw.
O sonunda İngiltere'ye geri döndü.
- She went back to England in the end.
Tom'un sonuçta Mary'ye elmas bir yüzük alması için yeterli parası olmalıydı.
- Tom should eventually have enough money to buy Mary a diamond ring.
Sonuçta biri Tom'a terbiyeli davranması gerektiğini söylemek zorunda kalacak.
- Eventually, someone is going to have to tell Tom that he needs to behave himself.
Neticede hepimiz öleceğiz.
- We all die in the end.