Bu şekilleri anlayamam.
- I can't make out these figures.
Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
- Young girls' desire for slim figures is strong.
Rakam astronomik olacaktır.
- The figure will be astronomical.
Çek miktarını hem rakamla hem de harflerle yazın.
- Write the amount on the check in letters as well as figures.
Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.
- Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
- The figure on the left spoils the unity of the painting.
O iyi bir şahsiyete sahiptir.
- She has a good figure.
Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar.
- Because she has a good figure, whatever she wears suits her.
Bu sayıları toplayın.
- Add up these figures.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Kate iyi bir endama sahip.
- Kate has a good figure.
Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?
- How did you figure out Tom was the one who did it?
Andrej Chadanoviç, Belarus şiirinde önemli bir kişidir.
- Andrej Chadanovič is a major figure in the Belarusian poetry.
On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.
- The most important figure of mathematics of the nineteenth century is, undoubtedly, Gauss.
Tom'un tekrar yüzüne gözüne bulaştıracağını düşündüm.
- I figured Tom would mess up again.
Bu bloğa nasıl yorum postalayacağımı anlayamıyorum.
- I can't figure out how to post a comment to this blog.
Postaladığım şeyi nasıl iptal edeceğimi anlayamıyorum.
- I can't figure out how to delete what I just posted.
Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
- Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilsem.
- I wish I could figure out how to get my car painted without paying a lot of money.
Gölgelerden uğursuz bir şahıs ortaya çıktı.
- A sinister figure emerged from the shadows.
Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- Tom figured it was worth a try.
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.
- I saw a figure approaching in the distance.
Bunu halletmek zorundayım.
- I've got to figure this out.
Tom henüz onun hepsini hallettirmiyor.
- Tom doesn't have it all figured out yet.
I can honestly say that my attitude to my body became markedly better when I accepted that I was fat. . . . Often more offensive terms are used. Full-figured, big-boned, voluptuous, curvaceous, and my least favourite: real woman.
... He figured he might as well be buried in the graveyard with ...
... Well, I figured I was willing to spend half the money that I got ...