Bu şekilleri anlayamam.
- I can't make out these figures.
Bu şekiller toplanmaz.
- These figures don't add up.
Rakamlar 230'a varıyor.
- The figures add up to 230.
Rakam astronomik olacaktır.
- The figure will be astronomical.
Kate iyi bir endama sahip.
- Kate has a good figure.
O orantılı bir figüre sahiptir.
- She has a well-proportioned figure.
Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.
- Seen at a distance, the rock looks like a squatting human figure.
O iyi bir şahsiyete sahiptir.
- She has a good figure.
Onun iyi bir vücut yapısı olduğu için ne giyse ona uyar.
- Because she has a good figure, whatever she wears suits her.
Andrej Chadanoviç, Belarus şiirinde önemli bir kişidir.
- Andrej Chadanovič is a major figure in the Belarusian poetry.
Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.
- A strange figure suddenly came through the door.
Postaladığım şeyi nasıl iptal edeceğimi anlayamıyorum.
- I can't figure out how to delete what I just posted.
Bu bloğa nasıl yorum postalayacağımı anlayamıyorum.
- I can't figure out how to post a comment to this blog.
Bu sayıları toplayın.
- Add up these figures.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Tom garajı boyamayı bitirmenin onun bir gününü alacağını düşündü.
- Tom figured it would take him a full day to finish painting the garage.
Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilsem.
- I wish I could figure out how to get my car painted without paying a lot of money.
Gölgelerden uğursuz bir şahıs ortaya çıktı.
- A sinister figure emerged from the shadows.
Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- Tom figured it was worth a try.
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.
- I saw a figure approaching in the distance.
Onu henüz halletmedim.
- I haven't figured that out yet.
Tom henüz onun hepsini hallettirmiyor.
- Tom doesn't have it all figured out yet.
Tom'un gitmeyeceğini düşündüm, bu yüzden ben gittim.
- I figured Tom wasn't going to go, so I went.
On dokuzuncu yüzyılın matematiğinin en önemli figürü kesinlikle, Gauss.
- The most important figure of mathematics of the nineteenth century is, undoubtedly, Gauss.
Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.
- Tom couldn't figure out what Mary was trying to say.
Sanırım sonunda Tom Mary'nin gerçekten ondan hoşlanmadığını anlayacak.
- I imagine that Tom will eventually figure out that Mary doesn't really like him.
Bunun bize kaça mal olacağını hesaplamak zorundayız.
- We have to figure out how much it's going to cost us.
Onlar maliyeti hesaplamak zorunda.
- They have to figure out the cost.
Tom'un parasını nereye sakladığını çözmek zorundayız.
- We have to figure out where Tom hid his money.
Tom, sorunu çözmek için bir yol bulmaya çalışıyor.
- Tom is trying to figure out a way to solve the problem.
Tom'un ne istediğini anlamak zor.
- It's hard to figure out what Tom wants.
Onu yapmak için yeterli paramız olup olmadığını anlamak zorundayız.
- We have to figure out whether we have enough money to do that.
Figure it out, that's what I'm paying you for - Bir youlunu bulun, size bu yüzden para ödüyorum.
Kendi başına bir yolunu buldun mu?
- Did you figure it out on your own?
Ben kendim bir yolunu bulabilirim.
- I can figure it out myself.
we will figure something out - bir çaresine bakarız.
MPG is considered a figure of merit when comparing fuel economy of cars, but it doesn't address cost or reliability.
As soon as I figure out what is wrong with my car, I will fix it.
We'd alreary figured out that the trip would cost $1,000.
figure-of-speech use.
No more stalling. Give me a ballpark figure of our projected losses.
By definition, they ignore the unreported “dark figure” of crime. We turn now to a second source of official crime data.
The car wouldn't start yesterday no matter what I did, but today it works just fine. Go figure.
... rapists, griefers, and the secret police figure out how to hijack that facility. ...
... they're trying to figure out how to feed their families. And that's what we've ...