O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
- Is that dog male or female?
Ne Musevi, ne de musevi olmayan, ne köle ne de özgür vardır, ne erkek ne de dişi vardır, zira Mesih İsa'da hepiniz birsiniz.
- There is neither Jew nor Gentile, neither slave nor free, nor is there male and female, for you are all one in Christ Jesus.
O ilk Japon kadın astronot olacak.
- She will be the first female Japanese astronaut.
Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.
- The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
Sıcak havalarda sadece erkek yavru doğuran timsahın da doğuracak dişiler olmayacağı için nesli tükenebilir.
- The crocodile, which produces only male young in hotter weather, might die out too because there will be no females to breed.
Tavus kuşunun güzel kuyruğu dişilerin ilgisini çekmeye yardım eder.
- The peacock's beautiful tail helps it attract females.
O kız öğrenci Amerikalıdır.
- That female student is American.
1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
- Since 1990, eleven female students received the award.
Erkek arkadaşımın bir sürü bayan arkadaşı var.
- My boyfriend has a lot of female friends.
Öpüşen iki bayan şarkıcının bir videosunun neden bu kadar ilgi çektiğini anlamıyorum.
- I don't understand why a video of two female singers kissing is getting so much attention.
Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.
- We must respect individual liberty.
Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
- The women really gave it their utmost.
Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
- Japanese women carry their babies on their backs.
İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
- A good daughter will make a good wife.
Eşimin adı Lidia Zarębowa.
- My wife's name is Lidia Zarębowa.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
- He married a Canadian girl.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Birey ne kadar gururlu olursa, ceza o kadar sert olur.
- The prouder the individual, the harsher the punishment.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.
- Yesterday my sister went to Kobe.
Kız kardeşim şekerleri sever.
- My sister likes sweets.
O benim kız kardeşimi oyuncaklarından etti.
- He deprived my little sister of all her toys.
John Floridalı, karısı ise Kaliforniyalı.
- John comes from Florida and his wife from California.
Karısıyla İnternet üzerinden tanıştı.
- He met his wife online.
Eşinizle birlikte ne kadar zaman harcarsınız?
- How much time do you spend with your spouse?
Bir insan eşine saygı göstermeli.
- One should respect one's spouse.
Toplum ve birey birbirinden ayrılamazlar.
- Society and the individual are inseparable.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Tom yirmi altı yaşındayken hayat arkadaşı Mary'yle tanıştı.
- Tom met his life mate, Mary, at the age of twenty six.
Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.
- She had an individual style of speaking.
Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
- The women really gave it their utmost.
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
- Women didn't care for him.
Babanın ya da annenin kız kardeşi senin yengendir.
- The sister of your father or mother is your aunt.
İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.
- Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.
Kız kardeşim hemşiredir.
- My sister is a nurse.
Hemşire, bu hastayı gözünüzün önünden ayırmayın.
- Sister, don't let this patient out of your sight.
O, kızkardeşi Mary'yi aradı.
- He called his sister, Mary.
Kızkardeşini görmek istiyorum.
- I want to see your sister.
She's my wife. O benim karım.
Küçük kız güzel bir kadın oldu.
- The little girl grew into a beautiful woman.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Eşiniz sizinle birlikte kiliseye katılır mı?
- Does your spouse attend church with you?
Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.
- If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Bayan Davis sadece mükemmel bir eşti.
- Mrs. Davis was anything but a perfect wife.
İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
- Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
- He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
Sevgilisi de oradaydı.
- His girlfriend was there, too.
Priscilla Chan, Mark Zuckerberg'in sevgilisidir.
- Priscilla Chan is the girlfriend of Mark Zuckerberg.
Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.
- It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features.
Her kişi bir bireydir.
- Every person is an individual.
Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler.
- Individual atoms can combine with other atoms to form molecules.
Her insan bir bireydir.
- Each human being is an individual.
Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.
- Kokkinakis banged your girlfriend. Sorry to tell you that, mate.
Yorgun görünüyorsun dostum. Bence senin yazmaya ara vermen gerekiyor.
- You look exhausted, mate. I think you need to take a break from writing.
O, bana kız kardeşini tanıttı.
- He introduced his sister to me.
Bunlar benim kız kardeşimin dergileri.
- These are my sister's magazines.
Ablam her gün koşuya gider.
- My older sister goes jogging every day.
O benim annem değil fakat en büyük ablamdır.
- She is not my mother but my oldest sister.
Mary ve Alice kızkardeş gibiler.
- Mary and Alice are like sisters.
Mary benim için bir kızkardeş gibi.
- Mary is like a sister to me.
Dul kocası ölmüş bir kadındır.
- A widow is a woman whose spouse has died.
Bayanların ve çocukların sana ne dediklerini anlamada sorunların mı var?
- Do you have problems understanding what women and children say to you?
Fransa'nın bayanları güzeldir.
- The women of France are beautiful.
Onun kız arkadaşı Japon.
- His girlfriend is Japanese.
Tom ve kız arkadaşı aynı sınıfta.
- Tom and his girlfriend are in the same class.
At the convent, Sister Grace supervises the kitchen.
Please welcome Sister Smith as she moves from her former congregation to her new congregation.
Native American leader Chief Seattle urged ecological responsibility, referring to Brother Eagle and Sister Sky in his purported 1854 speech.
The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
The car my grandfather gave me only got ten miles per gallon.
- The car my grandfather gave me only got ten miles to the gallon.
I'm going to meet my girl over there.''.
Amanda is a girl of 16.
Your girl turned up on our doorstep.
Stop being such a girl and punch back.
As we can't print them all together, the individual pages will have to be printed one by one.
individual personal pension; individual cream cakes.
The pieces of the puzzle mate perfectly.
My little sister is an annoying pest.
Sisters Are Doin’ It for Themselves.
I’m trying to correct my sagging floor by sistering the joists.
Of Lady Auranthe, our new-spoused daughter?.
A new wife for the gander is introduced into the pen.
Generally, men are taller than women.
- In general, men are taller than women.
It is agonizing for the united States to lose our young men and women.
- It is agonizing for America to lose our young men and women.
Tom disappeared into the mist.
- Tom sis içinde gözden kayboldu.
A curtain of mist blocked our view.
- Bir sis perdesi bizim görüşümüzü engelledi.
I could see nothing but fog.
- Sisten başka bir şey göremedim.
The light of the lamp glimmered in the fog.
- Lambanın ışığı siste parıldıyordu.
The air was infected with photochemical smog.
- Hava fotokimyasal sis ile enfekte edildi.
The accident was due to the smog.
- Kaza kirli sis nedeniyle oldu.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
- Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.
I like to speak Welsh.
- Galce konuşmayı seviyorum.
Great Britain consists of Wales, England, and Scotland.
- Büyük Britanya; Galler, İngiltere ve İskoçya'dan oluşur.
In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
- Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
... FEMALE VOICE: You must be at least four feet, three inches ...
... FEMALE VOICE: The drive from your location to Santa Cruz ...