Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.
- Their job is to fell the dead trees.
O, derin bir uykuya daldı.
- She fell into a deep sleep.
O derin bir uykuya daldı.
- She fell into a profound sleep.
Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
- The boy next door fell head first from a tree.
O suya tepetaklak düştü.
- He fell head over heels into the water.
Düştü ve sol bacağını kırdı.
- She fell down and broke her left leg.
Üzerine düştüğümde bileğimi kırdım.
- I broke my wrist when I fell on it.
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
- He slipped and nearly fell.
Düşen at boynunu kırdı.
- The horse broke its neck when it fell.
Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.
- Their job is to fell the dead trees.
Merdiven çöktü ve o düştü.
- The stairs collapsed and he fell.
Korkuluk çöktü ve birkaç kişi yere düştü.
- The balustrade gave way and several people fell to the ground.
Gariptir, bu sonbaharda çok sayıda pembe dizi izliyorum.
- Oddly, I've been watching a lot of telenovelas this fall.
Biz geçen sonbaharda New York'a taşındık.
- We moved to New York last fall.
Ölü yaprakların düşüşünü izliyordu.
- She was watching the dead leaves fall.
Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.
- My grandma injured her leg in a fall.
Neyse ki bir dalı tuttum ve düşmekten kurtuldum.
- Luckily, I got hold of a branch and was saved from falling.
Ağaç düşmek üzereydi.
- The tree was ready to fall down.
Radyo dinlerken uyuya kaldım.
- While listening to the radio, I fell asleep.
Sıkıldım, bu yüzden uyuya kaldım.
- I was bored, so I fell asleep.
Üçüncü çeyrekte satışlar azaldı.
- Sales fell off in the third quarter.
Üzerinde çalıştığım anlaşma suya düştü.
- The deal I was working on fell through.
Bizim planlar son dakikada suya düştü.
- Our plans fell through at the last minute.
Saçınız dökülmeye başlayacaktır.
- Your hair will start to fall out.
Hans Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım dedi.
- I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall, said Hans.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
- Newton saw an apple fall off a tree.
Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
- Sami falls into that category of people.
Kilise katılımı düştü.
- Church participation has fallen.
Uykuya dalmak elimde değildi.
- I couldn't help falling asleep.
Tom nöbette uykuya dalmakla suçlandı.
- Tom was accused of falling asleep on guard duty.
O, bir düşmede yaralandı.
- She was injured in a fall.
Yapraklar ekimde düşmeye başlar.
- Leaves begin to fall in October.
Ne Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açtı?
- What led to the fall of the Roman Empire?
Romalılar, imparatorluğun çöküşünü istemedi, ama oldu.
- Romans did not wish for the fall of their empire, but it happened.
Orman sonbaharda çok güzeldir.
- The forest is very beautiful in the fall.
Tom tanıştığı her güzel kıza aşık olur.
- Tom falls in love with every beautiful girl he meets.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Anadili olarak konuşan kişi sayısı 10'dan aza düştüğünde bir dil ölü olarak kabul edilir.
- A language is considered dead when the number of native speakers falls to less than 10.
Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.
- The sidewalk was covered with fallen leaves.
Neredeyse tüm yapraklar döküldü.
- Almost all the leaves have fallen.
O tekrar hastalanmaktan korkuyor.
- She is afraid of falling ill again.
Orada harika bir şelale gördüm.
- I saw a wonderful fall there.
Bu kulübe çökme tehlikesinde.
- This hut is in danger of falling down.
Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.
- You're a mighty good feller.
O zeki küçük bir arkadaştır.
- He's a smart little feller.
To fell seam allowances, catch the lining underneath before emerging 1/4 (6mm) ahead, and 1/8 (3mm) to 1/4 (6mm) into the seam allowance.
This is a monument to all those who fell in the First World War.
And so it falls to me to make this important decision.
Rome fell to the Goths in 410 AD.
Thrown from a cliff, the stone fell 100 feet before hitting the ground.
He set up his rival to take the fall.
Our senator fell into disrepute because of the banking scandal.
the fall of Rome.
Ghoaſt . / To morrow in the battaile thinke on me, / And fall thy edgeleſſe ſword, diſpaire and die.
She has fallen ill.
Ioues dreaded thunder light / Does scorch not halfe so sore, nor damned ghoste / In flaming Phlegeton does not so felly roste.
they might be hanging about there or simply marauders ready to decamp with whatever boodle they could in one fell swoop at a moment's notice, your money or your life, leaving you there to point a moral, gagged and garrotted.
The coach said, We were doing well for a while, but they got tired and then the wheels fell off..
... very very fair point but the danger is that actually people fell in love with ...
... of think back on the situations when I got them. Like, when -- when I fell in love with ...