Onlar, altı fit yüksekliğinde bir duvara tırmanmak zorunda kaldı.
- They had to climb a wall six feet high.
Nehir beş fit derinliğindedir.
- The river is five feet deep.
Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu.
- When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
- I could scarcely stand on my feet.
My dogs are barking! meaning My feet hurt!.
... and get Afghanistan back on its feet. It's a huge challenge, it's complicated even further ...
... and 100 years worth of energy right beneath our feet with natural gas. ...