Onu kötü niyet olmadan yaptı.
- He did it without malice.
Muhalefet kötü niyetle birlikte ellerini ovuşturuyor.
- The opposition is rubbing their hands together in malice.
Bu tür şeyler çoğunlukla kötülükten daha ziyade bir kaza sonucudur.
- Such things are often a result of accident rather than malice.
O bizim gruba karşı kötülük taşımaktadır.
- She bears malice toward our group.