I'm just being pragmatic.
- Ben sadece faydacı davranıyorum.
Nowadays we are apt to forget the benefits of nature.
- Bugünlerde doğanın faydalarını unutmaya meyilliyiz.
This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
She took full advantage of the opportunity.
- Fırsattan tam olarak faydalandı.
She often takes advantage of his ignorance.
- O, sık sık onun cehaletinden faydalanır.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
The information presented in Kelly's paper on color coordination is seen to be of use in building up an alternative theory.
- Renk koordinasyonu ile ilgili Kelly'nin raporunda sunulan bilginin alternatif bir teori oluşturmada faydalı olacağı anlaşilmaktadır.
It's good for your health to get up early in the morning.
- Sabah erken kalkmak sağlığın için faydalıdır.
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.