an unbilled invoice.
Many people worry about paying their bills.
- Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
They shut his water off because he didn't pay the bill.
- Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
Tom admitted that he had made a mistake on the invoice.
- Tom faturada bir hata yaptığını itiraf etti.
Sami has thirty days to pay the invoice.
- Faturayı ödemek için Sami'nin otuz günü var.
He gave us an explanation about the new billing system.
- O bize yeni bir faturalama sistemi hakkında bir açıklama yaptı.
Would you like a receipt?
- Bir fatura ister misin?
I faxed Tom a copy of my receipt.
- Faturamın bir kopyasını Tom'a faksladım.
I am sending the invoice by fax.
- Faturayı faksla gönderiyorum.
Mary hasn't paid the invoice yet.
- Mary henüz faturayı ödemedi.