an unbilled invoice.
Hey! Scott! Pay my bill!
- Hey! Scott! Faturamı öde!
They shut his water off because he didn't pay the bill.
- Faturayı ödemediği için suyu kestiler.
Sami has thirty days to pay the invoice.
- Faturayı ödemek için Sami'nin otuz günü var.
Mary hasn't paid the invoice yet.
- Mary henüz faturayı ödemedi.
He gave us an explanation about the new billing system.
- O bize yeni bir faturalama sistemi hakkında bir açıklama yaptı.
I keep all my telephone receipts in this box.
- Tüm telefon faturalarımı bu kutuda saklıyorum.
I faxed Tom a copy of my receipt.
- Faturamın bir kopyasını Tom'a faksladım.
Mary hasn't paid the invoice yet.
- Mary henüz faturayı ödemedi.
I am sending the invoice by fax.
- Faturayı faksla gönderiyorum.