Tom büyülenmiş gibi görünüyordu.
- Tom seemed to be fascinated.
Tom Mary'nin hikayesinden büyülenmişti.
- Tom was fascinated by Mary's story.
Kediler tarafından büyülendim.
- I'm fascinated by cats.
O, onun güzelliği ile büyülendi.
- He was fascinated with her beauty.
Tom seni görmekten heyecanlanacak.
- Tom will be thrilled to see you.
Herkes onun hikayesi tarafından çok heyecanlandı.
- Everybody was thrilled by his story.
Beni büyüledin, aşkım.
- You captivated me, dear.
This picture fascinates me.
- Dieses Bild fasziniert mich.
The beautiful scenery fascinates every traveler.
- Die schöne Landschaft fasziniert jeden Reisenden.