Mary her zaman bakımlı ve modaya uygun olarak giyimlidir.
- Mary is always well-groomed and fashionably dressed.
Mağazamız, geniş bir skalada modaya uygun elbise satmaktadır.
- Our store sells a wide range of fashionable clothes.
Eski kıyafetlerini daha modaya uygun hale getirmek için değiştirdi.
- She altered her old clothes to make them look more fashionable.
Önümüzdeki yıl şapkalar moda olacak.
- Next year, hats will become fashionable.
Uzun saç şimdi moda değil.
- Long hair is out of fashion now.
En son modalara ayak uydurmak çok pahalı.
- It is very expensive to keep up with the latest fashions.
Bu tür elbise oldukça moda oldu.
- That kind of dress has become quite fashionable.
Bir sosyete moda toplumda iyi tanınan ve sosyal faaliyetlere ve eğlenceye düşkün bir kişidir.
- A socialite is a person who is well known in fashionable society and is fond of social activities and entertainment.
Tom her zaman şık kıyafetler giyer.
- Tom always wears fashionable clothes.
He came fashionably late to my housemate's piss-up and, naturally, nobody minded.
a device fashioned by arguments against that kind of prey.