Bu fantastik bir hikaye.
- It's a fantastic story.
Onlar fantastik değil mi?
- They're fantastic, aren't they?
O şahane değil miydi.
- Wasn't that fantastic?
Şahane bir iş yaptın.
- You did a fantastic job.
Harika bir iş yapacağını biliyorum.
- I know you'll do a fantastic job.
Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük
- We saw Mac make a fantastic shot.
İzlanda olağanüstüydü.
- Iceland was fantastic.
Kim olduklarını bilmediğimiz insanların arasında, çok uzak bir ülkedeki savaş yüzünden burada gaz maskeleri denemek ve hendekler kazmak zorunda olmamız ne kadar korkunç, fantastik, inanılmaz.
- How horrible, fantastic, incredible it is that we should be digging trenches and trying on gas-masks here because of a quarrel in a far away country between people of whom we know nothing.
Tom müthiş bir iş çıkarıyor.
- Tom is doing a fantastic job.
He painted fantastically with everything as if in a dream.
He was fantastically wealthy.
I had a simply fantastic vacation, and I can't wait to tell you all about it!.