Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
- You'll have to get a move on if you want to catch the train.
Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
- I had to run to catch up with Tom.
Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
- The man tried to catch hold of me by the collar.
Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
- Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
Tom onlardan birinden her zaman soğuk algınlığı kapmaktan korktuğu için çocukların etrafında olmaktan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like being around children because he's always afraid of catching a cold from one of them.
Gribe yakalanmayacağımdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure that I don't catch the flu.
I wanted to catch the bird, but I found it too difficult.
- Ich wollte den Vogel fangen, aber es war zu schwer für mich.
I played catch with my father.
- Ich spielte mit meinem Vater fangen.
The cat chased the mouse, but it couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, aber konnte sie nicht fangen.
The cat chased the mouse, but couldn't catch it.
- Die Katze jagte die Maus, aber konnte sie nicht fangen.