Tom noted in his report that the stock market was a factor in the company's failure.
- Tom, borsanın şirketin başarısızlığında bir faktör olduğunu raporunda belirtti.
Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
- Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
Hard work is an essential element of success.
- Sıkı çalışma başarının önemli bir faktörüdür.
Motivation is one of the factors that affects the learning process.
- Motivasyon öğrenme sürecini etkileyen faktörlerden biridir.
In my understanding, those two experiments do not have common factors.
- Anladığım kadarıyla, bu iki deneyin ortak faktörleri yok.