Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
- Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
The rich have trouble as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
Eat breakfast like a king, lunch like a prince, and dinner like a pauper.
- Bir kral gibi kahvaltı, bir prens gibi öğle yemeği ve bir fakir gibi akşam yemeği ye.
We do this to help the needy.
- Biz bunu fakirlere yardım etmek için yaparız.
His parents were dirt-poor and could not afford to send their son to college.
- Ebeveynleri çok fakirdi ve oğullarını üniversiteye göndermeyi göze alamadılar.
The rich have troubles as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.
Justice in this country is a bit of a double standard: there is the justice of the poor and the justice of the rich.
- Bu ülkede adalet biraz çifte standartlıdır: fakirlerin adaleti ve zenginlerin adaleti.