fact; reality; whence we have indeed

listen to the pronunciation of fact; reality; whence we have indeed
Английский Язык - Турецкий язык

Определение fact; reality; whence we have indeed в Английский Язык Турецкий язык словарь

deed
{i} eylem

Sözler her zaman eylemlerden daha cesurdur. - Words are always bolder than deeds.

Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor. - His words and deeds do not match.

deed
sene
deed
(isim) iş, eylem, fiil; kahramanlık, cesaretli davranış; başarı; belge, tapu
deed
ağır
deed
edim
deed
{f} senetle devret
deed
tapu senedi
deed

O her gün bir sevap işler. - He does one good deed every day.

Sözleri işlere çevirmek zorundasın. - You have to turn words into deeds.

deed
hareket

Onun cesur hareketi ona saygı kazandırdı. - His brave deed earned him respect.

deed
davranış

Kötü düşünceler kötü davranışlara yol açar. - Bad thoughts lead to bad deeds.

deed
{i} cesaretli davranış
deed
hakikatte title deed tapu senedi
deed
{f} to -e senetle devretmek
deed
hüccet
deed
{i} kahramanlık
deed
witness a deed tanık olarak senede imza koymak
deed
{i} eylem, iş, fiil
deed
in deed aslında
deed
(fiil) senetle devretmek
Английский Язык - Английский Язык
deed
fact; reality; whence we have indeed

    Расстановка переносов

    fact; reality; whence we have in·deed

    Произношение

Избранное