fırtınalı

listen to the pronunciation of fırtınalı
Турецкий язык - Английский Язык
stormy

He must be crazy to go out in this stormy weather. - Onun bu fırtınalı havada dışarı çıkması için deli olması gerekir.

It was stormy the day before yesterday. - Önceki gün fırtınalıydı.

rough

She become seasick in rough seas. - Fırtınalı denizlerde onu deniz tuttu.

nasty
boisterous
angry
dirty
stormy, tempestuous
turbulent
squally
inclement
rugged
stormy, boisterous, tempestuous, rough
gusty
ugly

It's going to be ugly. - Hava fırtınalı olacak.

tempestuous
heavy
wild

Wild weather is forecast for our region today. - Bugün bölgemiz için fırtınalı hava tahmini yapılıyor.

intemperate
blustery
(Askeri) greasy
tumultuous

Layla and Sami had a tumultuous marriage. - Leyla ve Sami, fırtınalı bir evliliğe sahiptiler.

foul
stormiest
stark
fırtına
storm

We took refuge in a cave and waited for the storm to pass. - Mülteciyi bir mağaraya götürdük ve fırtınanın geçmesini bekledik.

The fury of the storm frightened the children. - Fırtınanın hiddeti çocukları korkuttu.

fırtınalı deniz
nasty sea
fırtına
{i} gust

Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death. - Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.

fırtına
hurricane

Tom's house was destroyed by the hurricane. - Tom'un evi fırtına tarafından tahrip edildi.

Hurricanes are violent storms. - Kasırgalar şiddetli fırtınalardır.

fırtına
squall

Squalls are expected later tonight. - Bu gece daha sonra şiddetli fırtına bekleniyor.

fırtına
tempest
fırtına
gale

Please be careful of gales and large waves. - Lütfen fırtınalara ve yüksek dalgalara karşı dikkatli olun.

fırtına
windstorm
fırtına
turbulent
fırtına
weather

He must be crazy to go out in this stormy weather. - Onun bu fırtınalı havada dışarı çıkması için deli olması gerekir.

The weatherman says a storm is coming. - Meteoroloji uzmanı bir fırtınanın geldiğini söylüyor.

fırtına
(Askeri) strong gale
fırtına
thunderstorm

Thunderstorms are scary. - Fırtınalar korkutucu.

The thunderstorm produced a lot of lightning. - Fırtına bir sürü yıldırım üretti.

fırtına
the storm
kar fırtınalı
snow stormy
fırtına
terrible difficulty
fırtına
bewilderment
fırtına
snorter
fırtına
storm, tempest, gale
fırtına
firestorm

Even those in hospitals won't be saved from the coming meteor-caused firestorm! - Hatta bu hastaneler önümüzdeki meteor kaynaklı yangın fırtınasından kurtulmuş olmayacak!

Турецкий язык - Турецкий язык
Çok tartışmalı, çekişmeli, gürültülü, karışık
Çok rüzgârlı
FIRTINALI
Çok rüzgârlı: "Karlı, fırtınalı gecelerde bu selviler inilder, haykırır."- M. Ş. Esendal. Çok tartışmalı, çekişmeli, gürültülü, karışık: "O kadar fırtınalı bir maziden sonra istikbalde söneceğinize inanmaktan uzağım."- Y. K. Beyatlı
Fırtına
(Adlar, İsimler) baybora
FIRTINA
(Osmanlı Dönemi) Şiddetli rüzgârla denizin dalgalanıp karışması
FIRTINA
(Osmanlı Dönemi) Rüzgârın çok şiddetli esmesi
Fırtına
bozbora
Fırtına
(Osmanlı Dönemi) HUSUM
Fırtına
(Osmanlı Dönemi) NEVCET
fırtına
Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma: "Dalgadan kimsenin eli tahlisiyeye değmeden bereket fırtına dindi."- B. Felek
fırtına
Güç atlatılan kötü durum: "Fırtınanın yaklaştığını anladığı hâlde anlamamış görünüyor, şarkısını mırıldanıyordu."- R. N. Güntekin
fırtına
Bu rüzgârın denizde veya kum çöllerinde yarattığı dalgalanma
fırtına
Yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr
fırtına
Güç atlatılan kötü durum
fırtına
Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı: "Kâmuran'ın ağlamasının kalbimde uyandırdığı fırtınaya kendim de şaşıyorum."- H. E. Adıvar
fırtına
Karşıt düşünce veya durumların yarattığı karışıklık; sıkıntı
fırtına
Saatteki hızı 70 mil olan rüzgâr
fırtınalı
Избранное