O ızdırap içinde iken yeni bir sevgili edinir.
- She takes a new lover while he is in anguish.
O bir tebessümle acısını sakladı.
- He hid his anguish with a smile.
Sami'nin ailesi acı içinde bekliyordu.
- Sami's family waited in anguish.
A terrible scream—a prolonged yell of horror and anguish—burst out of the silence of the moor. That frightful cry turned the blood to ice in my veins.