Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.
- Tom hasn't written a letter in a long time.
Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.
- His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep.
Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
- It will take a long time to suppress the revolt.
NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.
- NB: This was drawn a long time ago so the quality is low.