Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.
- Tom hasn't written a letter in a long time.
Ondan uzun zaman haber alamadılar.
- They haven't heard from him in a long time.
Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.
- It will take a long time to suppress the revolt.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.