Onun gibi erkekler hakkında her zaman kuşkuluyum.
- I'm always suspicious of men like him.
Böyle kuşkulu görünme.
- Don't look so suspicious.
Şüpheli bir şey fark ettin mi?
- Have you noticed anything suspicious?
Tom'la ilgili özgeçmiş kontrolü biraz şüpheli çıktı.
- The background check on Tom turned up suspiciously little.
Kuşkucu olduğum için beni suçlayamazsın.
- You can't blame me for being suspicious.
Kuşkucu bir doğam var.
- I have a suspicious nature.
Tom son derece şüpheci.
- Tom is extremely suspicious.
Onlar her şey hakkında fazla şüphecidirler.
- They are too suspicious about everything.
Tom Mary'nin muhtemelen şüpheli olacağını söyledi.
- Tom said Mary was likely to be suspicious.
Tom muhtemelen hâlâ şüpheli olacak.
- Tom will probably still be suspicious.