Tom'a açıkça onu yapmamasını söyledim.
- I explicitly told Tom not to do that.
Hükümet vergileri düşürmek için niyetini açıkça bildirdi.
- The government explicitly declared its intention to lower taxes.
Tom'a açık talimatlar verdim.
- I gave Tom explicit instructions.
Tom'a açıkça onu yapmamasını söyledim.
- I explicitly told Tom not to do that.
I gave explicit instructions for him to stay here, but he followed me, anyway.
The film had several scenes including explicit language and sex.