Tom Mary'ye işi henüz niçin yapmadığını açıklamak için bir fırsat vermek istedi.
- Tom wanted to give Mary a chance to explain why she hadn't yet done the work.
Tom bana kendini açıklamak zorunda değildir.
- Tom doesn't have to explain himself to me.
O, ifadenin tam anlamını açıkladı.
- He explained the literal meaning of the phrase.
Lütfen as may be nin dilbilgisini açıklar mısın?
- Please explain the grammar of 'as may be'.
Meramını anlatmak için sadece otuz saniyen var.
- You've only got thirty seconds to explain yourself.
Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
- Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.
- I explained the reason in detail.
O, ifadenin tam anlamını açıkladı.
- He explained the literal meaning of the phrase.
Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- He had no difficulty in explaining the mystery.
O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- He had no difficulty explaining the mystery.
O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- He had no difficulty explaining the mystery.
Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
- He had no difficulty in explaining the mystery.
Tüm bilmeniz gerekenler kullanım kılavuzunda açıklanmaktadır.
- All you need to know is explained in the instructions manual.
Size açıklanan her hakkı anlıyor musunuz?
- Do you understand each and every right that has been explained to you?
İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var.
- When I first took a C course, I couldn't understand a single thing explained in class. Thank God I got a friend of mine who's a programmer to explain to me how the whole caboodle works.
Biri diğerini açıklar.
- One explains the other.
Bilim birçok şeyi açıklar ama din asla açıklayamazdı.
- Science explains many things that religion never could explain.
He couldn't just explain away all of his problems.
... PRESIDENT OBAMA: I don't. And ' and let me explain why. ...
... And they were getting better, and I couldn't explain that. ...