O, mektubumu aldığında şaşırmış olabilir.
- She may have been surprised when she received my letter.
Haberi duyduğunda, o şaşırmış olabilir.
- She may have been surprised when she heard the news.
Habere şaşırmaktan kendilerini alamadılar.
- They couldn't help being surprised at the news.
Şaşırmaktan hoşlanmam.
- I don't like being surprised.
Kaza hakkında beni en çok şaşırtan şey avukatların olay yerine ne kadar çabuk varmalarıydı.
- What surprised me most about that accident is how fast the lawyers arrived on the scene.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Kimse benden daha şaşkın değildi.
- No one was more surprised than me.
Tom konuşamayacak kadar çok şaşkındı.
- Tom was too surprised to talk.