Tom yorgunluktan yıkıldı.
- Tom collapsed from exhaustion.
Yetmiş dördüncü kez yorgunluktan öldü.
- For the seventy-fourth time, he fell, dead of exhaustion.
Beth çok sıkı çalışmak zorunda kaldı, ve şimdi o aç ve bitkin.
- Beth had to work very hard, and now she is hungry and exhausted.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Yenilenebilir enerji, tükenmeyen enerji kaynağıdır.
- Renewable energy is energy source that can not be exhausted.
Tom yorgun görünüyor.
- Tom appears exhausted.
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom sounded exhausted.
Dizel egzozunu solumak sağlığımız için kötüdür.
- Inhaling diesel exhaust is bad for our health.
Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
- I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
- I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
We worked the mine to exhaustion, there's nothing left to extract.
I ran in the marathon to exhaustion, then I collapsed and had to be carried away.
A decrepit, exhausted old man at fifty-five. --Motley.