Kötü davranışı için kendini mazeret gösterdi.
- He excused himself for his bad behavior.
Onun mazeretlerinden bıktım.
- I'm sick of her excuses.
Yaptıklarının hiçbir bahanesi yoktur.
- There is no excuse for your actions.
Böyle bir bahaneyi nasıl ileri sürdünüz?
- How did you come up with such a good excuse?
Senin özürlerini dinlemeyi reddediyorum.
- I refuse to listen to your excuses.
Geç kaldığım için özür dilerim.
- Excuse me for being late.
Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.
- I don't make excuses. I only provide reasons.
Erkek yeğenim gençliği gerekçesiyle mazur görüldü.
- My nephew was excused on the grounds of his youth.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
- Excuse me, is there a toilet nearby?
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
- Excuse me, but I feel sick.
Rahatsızlık için bizi affet.
- Excuse us for the inconvenience.
Annem onun hatasını affetti.
- My mother excused his mistake.
Bize bir saniye izin verir misin?
- Would you excuse us for a second?
Bana biraz izin verir misiniz?
- Would you excuse me a moment?
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.