Kötü davranışı için kendini mazeret gösterdi.
- He excused himself for his bad behavior.
Öyle bir mazereti kabul edemem.
- I cannot accept an excuse like that.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Böyle bir bahaneyi nasıl ileri sürdünüz?
- How did you come up with such a good excuse?
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
- I don't want to hear any more excuses.
Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.
- Excuse me for opening your letter by mistake.
Keşke gitmemek için iyi bir gerekçe bulabilsem.
- I wish I could think of a good excuse not to go.
Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.
- There is no excuse for such behavior.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
- Excuse me, but I feel sick.
Affedersiniz, Central Park'a nasıl gidebileceğimi bana söyleyebilir misiniz?
- Excuse me, can you tell me how to get to Central Park?
Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.
- The teacher excused me for being late for class.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for just a moment?
Bana biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for a moment?
'scuse me, when is the bus due?.
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.
... With half of college kids graduating this year without a college ' excuse me, without ...
... I used to consult to businesses ' excuse me, to hospitals and to health care providers. ...