Kötü davranışı için kendini mazeret gösterdi.
- He excused himself for his bad behavior.
İnsanlar mazerette bulunma eğilimindedir.
- People are apt to make excuses.
Onun gecikmesi için hiçbir bahane yoktur.
- There is no excuse for his delay.
Yaptıklarının hiçbir bahanesi yoktur.
- There is no excuse for your actions.
Geç kaldığım için özür dilerim.
- Excuse me for being late.
Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.
- Excuse me for opening your letter by mistake.
Keşke gitmemek için iyi bir gerekçe bulabilsem.
- I wish I could think of a good excuse not to go.
Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.
- I don't make excuses. I only provide reasons.
Beni affetmek zorunda kalacaksın.
- You'll have to excuse me.
Affedersiniz. Siz kimsiniz?
- Excuse me. Who are you?
Affedersiniz, Central Park'a nasıl gidebileceğimi bana söyleyebilir misiniz?
- Excuse me, can you tell me how to get to Central Park?
Annem onun hatasını affetti.
- My mother excused his mistake.
Öğretmen derse geç kaldığım için beni affetti.
- The teacher excused me for being late for class.
Bize biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse us for a moment?
Biraz izin verir misiniz?
- Will you excuse me for just a moment?
I excused him his transgressions.
You know he shouldn't have done it, so don't try to excuse his behavior!.
Tell me why you were late – and I don't want to hear any excuses!.