Kadını şüphelilerin dışında tuttu.
- He excluded the woman from the suspects.
O, kulüpten çıkarıldı.
- He was excluded from the club.
Onlar onu gruplarından çıkarmaya karar verdi.
- They decided to exclude him from their circle.
Duyguyu tecrübemizden dışlayamayız.
- We cannot exclude feeling from our experience.
Diğerleri de dışlandı, değil mi?
- Others were excluded too, right?