Tom'un işi aşırı stress yaratıyor.
- Tom's job creates extreme stress.
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
Biz Tom'un önerisini çok aşırı olarak reddettik.
- We rejected Tom's suggestion as too extreme.
Çok tembel görünüyorsun.
- You seem to be extremely lazy.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
O bir uçtan diğerine düştü.
- He fell from one extreme to the other.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.
His extreme love of model trains showed in the rails that criscrossed his entire home.