Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.
- They did a DNA comparison to see if the body was Tom's.
Gerçekten karşılaştırma yok.
- There really is no comparison.
Seninkine kıyasla benim arabam küçük.
- In comparison with yours, my car is small.
Onunla kıyaslarsak, ben hâlâ daha büyüğüm.
- In comparison to him, I am still older.
Onun işi mukayese edilemez.
- His work is beyond comparison.
Sen elmalarla portakalları karşılaştırıyorsun!
- You're comparing apples and oranges!
Tom'u Mary ile karşılaştırmıyorum.
- I'm not comparing Tom to Mary.