Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.
- This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true.
Rapor abartılmış olabilir.
- The report may be exaggerated.
Satıcı onun ürününü satmak için bazı abartılı iddialar ortaya attı.
- The salesman made some exaggerated claims in order to sell his product.
Bizim için onun sevgisi abartılı görünüyor.
- His affection for us seems exaggerated.
Rapor, salonun kapasitesini abarttı.
- The report exaggerated the capacity of the hall.
Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.
- This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true.
Onun şeyleri abartmak için bir eğilimi var gibi görünüyor.
- She seems to have a tendency to exaggerate things.
Eğitimin önemini abartmak imkansız.
- It is impossible to exaggerate the importance of education.
Tom oldukça sık abartır.
- Tom quite often exaggerates.
Erken kalkma alışkanlığının önemini abartmak imkansızdır.
- It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
Erken kalkma alışkanlığının önemini abartmak imkansızdır.
- It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
Gerçekleri abartmayalım.
- Let's not exaggerate the facts.
I've told you a billion times not to exaggerate!.