Bana kesin bir cevap ver.
- Give me an exact answer.
Henüz kesin olarak bilmiyorum.
- I don't know exactly yet.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Ben de tamı tamına aynısını seçerdim.
- I would choose the exact same thing.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
- Tom was exactly twelve minutes late.
Bunu bitirmek için tam olarak on üç dakikan var.
- You have exactly thirteen minutes to finish this.
O tam olarak doğru değildi.
- That wasn't exactly true.
Bu tam olarak doğru değil.
- That isn't exactly right.
Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
- That's exactly what I expected to happen.
Sen ve Tom tamamen aynısınız.
- You and Tom are exactly the same.
Ben plana tamamen karşıyım.
- I'm dead against the plan.
Parti tamamen sıkıcıydı.
- The party was perfectly deadly.
Tom eve çok yorgun geldi.
- Tom came home dead tired.
Aniden, ölen annemi düşündüm.
- I suddenly thought of my dead mother.
Uyuşukluk ya da tembellik yedi ölümcül günahtan biridir.
- Sloth or laziness is one of the seven deadly sins.
Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.
- All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental.
Parti tamamen sıkıcıydı.
- The party was perfectly deadly.
Yol bir çıkmaz sokağa geldi.
- The road came to a dead end.
Bu çıkmazdan kurtulmaya çalışmalıyız.
- We must try to break the deadlock.
Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
- Listen carefully and do exactly what I tell you.
Portre tam olarak gerçek şey gibi görünüyor.
- The portrait looks exactly like the real thing.
Sanırım gerçek aşkın ne olduğunu tam olarak anlamaya başlıyorum.
- I think I'm starting to understand exactly what real love is.
dead center; dead aim; a dead eye; a dead level.
to exact revenge.
exact accounts.
That's precisely what I meant.
- That's exactly what I meant.
Give me a precise answer.
- Give me an exact answer.
... up to. So again, it's not singling them out, it's holding them to the exact same standard ...
... days so we're last week everything I wrote a song with the exact same title ...