Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
O her sabah koşmaya gider.
- She goes running every morning.
O her birkaç günde buraya gelir.
- He comes here every few days.
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
- AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
Bill günaşırı balık tutmaya gider.
- Bill goes fishing every other day.
Doktor günaşırı onu ziyaret eder.
- The doctor visits her every other day.
Kütüphanede bütün kitapları okudum.
- I have read every book in the library.
Bugün bütün sınıf burada.
- Everyone in the class is here today.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.
- The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.