How can I ever get there in time.
It was ever thus.
Tom thinks that women always tell their best friends everything.
- Tom thinks women always tell their best friends everything.
Tom thinks women always tell their best friends everything.
- Tom thinks that women always tell their best friends everything.
Did I ever!.
This family empathy measure is highly related to ever use of birth control but not to any measure of continuous use.
He's back and better than ever.
Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.
- For all his genius, he is as unknown as ever.
Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
- You can't expect me to always think of everything!
Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
Tom'un şimdiye kadar antika arabasını satmayı düşündüğünden şüpheliyim.
- I doubt that Tom would ever consider selling his antique car.
Herkes Japonya'da artık kötü bir şey asla olmayacağını umuyor.
- Everyone is hoping nothing bad will ever happen in Japan.
Tom asla Boston'u terk etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to ever leave Boston.
Hiçbir şey daima güvende değildir.
- Nothing is ever secure.
Hiç Kanada'ya gittin mi?
- Have you ever been to Canada?
Tokyo Kulesi'ni hiç gördün mü?
- Have you ever seen Tokyo Tower?
O gelmiş geçmiş en tehlikeli adam.
- He's the most dangerous man who ever lived.
Gelmiş geçmiş en büyük filozof kimdi?
- Who was the greatest philosopher that ever lived?
Tom'u herhangi bir zamanda tekrar göreceğimizi düşünüyor musun?
- Do you think we'll ever see Tom again?
Herhangi bir zamanda şehre gelirseniz, beni görmeye gelin.
- If you ever come to town, come to see me.
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Eğer kenara çekilirsen, herkes için yer olur.
- If you would move over, there would be room for everyone.
Her on beş dakikada bir kez karıştırın.
- Stir once every fifteen minutes.
Onlar her ay bir kez maç izlemeye giderler.
- They go to watch a play once every month.
Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
- Thank you, everybody. Thank you so much.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Aşk, harika bir duygu, herkese hayatında günün birinde gelir.
- Love, which is a wonderful feeling, comes to everyone at some time in their life.
Herkes hayatında yanlış şeyler yapar.
- Everyone does wrong things in their lives.
Şu ana kadar tattığım ilk Japon yemeği buydu.
- This was the first Japanese food I had ever tasted.
Şu ana kadar Muskogee'de bulundu mu?
- Ever been to Muskogee?