The problem affects the prestige of our school.
- Sorun bizim okulun prestiji etkiler.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
The exhibition was very impressive.
- Sergi çok etkileyiciydi.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
Human and animal life are influenced by their reactions to the atmospheric environment.
- İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.