eternalness

listen to the pronunciation of eternalness
Английский Язык - Турецкий язык
ebediyeti
ebedi olma
eternal
{s} sonsuz

Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür. - Change alone is eternal, perpetual, immortal.

Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor. - There is not past, no future; everything flows in an eternal present.

eternity
sonsuzluk

Sonsuzluk vardır. Burada var... - Eternity exists. It exists here...

Ben bir sonsuzluk için beklemeye konmuştum. - I was kept waiting for an eternity.

eternity
{i} ebediyet

Şimdiye kadar ebediyetin ne için var olduğunu bilmezdim. Aramızdan bazılarının Almanca öğrenmesine bir şans vermek içinmiş. - Never knew before what eternity was made for. It is to give some of us a chance to learn German.

eternal
{s} ebedi

Dostluğumuz ebedî olsun. - May our friendship be eternal.

Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar. - Some people believe in eternal life after death.

eternity
{i} ebedilik

Ebedilik gerçekten çok uzun bir zaman. - Eternity is a really long time.

eternal
bengi
eternal
{s} ölümsüz

Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür. - Change alone is eternal, perpetual, immortal.

eternal
ebedi ve ezeli
eternity
{i} ölümsüzlük
eternity
edebiyet
endlessness
başlama
endlessness
ebedilik
eternal
müebbet
eternal
sonrasız
eternal
hiç bitmeyen
eternal
ezeli
endlessness
sonsuzluk
eternal
öncesiz sonrasız
eternal
Tanrı
endlessness
{i} devamlılık
eternal
the Eternal City Roma the eternal triangle evli bir çift ile bunlardan birinin sevgilisi
eternal
daima
eternal
{s} baki

Savaşlar gelir ve gider, ancak askerler baki kalırlar. - Wars come and go, but soldiers stay eternal.

eternal
{s} ölmez
eternal
daimi

Eric daimi bir iyimserdir. - Eric is an eternal optimist.

eternal
Allah
eternal
ebedi varlık
eternal
başı ve sonu olmayan
eternal
eternally ebediyen
eternity
sonrasızlık
eternity
{i} ahiret

Biz ahiret için çalışırız, şu an için değil. - We work for eternity, not for the moment.

eternity
ezel ve ebed
eternity
(Felsefe) öncesizlik-sonrasızlık
eternity
nihayetsizlik
Английский Язык - Английский Язык
endlessness
eternity
{i} perpetualness, timelessness
eternal
existing outside time; as opposed to sempiternal, existing within time but everlastingly
eternal
{n} GOD
eternal
{a} perpetual, endless, constant
Eternal
etern
Eternal
eterne
eternal
{s} everlasting, without end
eternal
Without end of existence or duration; everlasting; endless; immortal
eternal
Continued without intermission; perpetual; ceaseless; constant
eternal
Lasting forever; unending
eternal
lasting for an indefinitely long period of time
eternal
That which is endless and immortal
eternal
One of the appellations of God
eternal
(adj ) Xano, tsahnoh
eternal
Exceedingly great or bad; used as a strong intensive
eternal
tiresomely long; seemingly without end; "endless debates"; "an endless conversation"; "the wait seemed eternal"; "eternal quarreling"; "an interminable sermon"
eternal
continuing forever or indefinitely; "the ageless themes of love and revenge"; "eternal truths"; "life everlasting"; "hell's perpetual fires"; "the unending bliss of heaven"
eternal
never-ending
eternal
Existing at all times without change; immutable
eternal
beyond time; atemporal As such, eternal does not mean "forever " Eternity simply "is " It is the opposite of temporal
eternal
Something that is eternal lasts for ever. Whoever believes in Him shall have eternal life. the quest for eternal youth. + eternally eter·nal·ly She is eternally grateful to her family for their support
eternal
Without beginning or end of existence; always existing
eternal
If you describe something as eternal, you mean that it seems to last for ever, often because you think it is boring or annoying. In the background was that eternal hum. = interminable, never-ending
eternal
timeless
eternalness
Избранное