Wienczysława is the most beautiful brunette in the workplace.
- Wienczysława, işyerindeki en güzel esmerdir.
He met a pretty brunette at the evening party.
- Akşam partisinde güzel bir esmerle tanıştı.
I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy.
- Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.
A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd.
- Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.
She was very brown after her holiday.
- O, tatilinden sonra çok esmerdi.
Tom eats a lot of brown rice.
- Tom çok fazla esmer pirinç yer.
I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy.
- Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.
A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd.
- Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.
He met a pretty brunette at the evening party.
- Akşam partisinde güzel bir esmerle tanıştı.
She was a bubbly twenty-year-old brunette.
- O yirmi yaşında şen şakrak bir esmerdi.
He's tall, dark, and handsome.
- O, uzun boylu, esmer ve yakışıklı.
Tom has a dark complexion.
- Tom'un esmer bir cildi var.