There used to be a house here at one time.
- Eskiden burada bir ev vardı.
I used to take a walk before breakfast.
- Eskiden kahvaltıdan önce yürüyüş yapardım.
Our president is not as popular now, as he was before.
- Bizim başkanımız şimdi eskiden olduğu kadar popüler değil.
I never mentioned you once.
- Sana eskiden hiç söz etmedim.
Whom the gods love die young, was said of yore.
- Tanrıların sevdikleri genç ölür, denirmiş eskiden.
Formerly, this city was beautiful.
- Eskiden bu kent güzeldi.
She was formerly a bank clerk.
- O eskiden bir banka memuruydu.
I'm not what I used to be.
- Ben eskiden olduğum gibi değilim.
I used to collect coasters.
- Eskiden bardak altlıklarını toplardım.
I'm not what I used to be.
- Ben eskiden olduğum gibi değilim.
Tom isn't the guitarist he used to be.
- Tom eskiden olduğu gibi gitarist değil.