In living through these uncertain times, it is necessary to be flexible and not be a captive to traditional values.
- Bu belirsiz zamanlarda yaşamada, esnek olmak ve geleneksel değerlere esir olmamak gerekmektedir.
Tom was held captive for almost a year.
- Tom neredeyse bir yıl esir tutuldu.
Tom was a prisoner of war for three years.
- Tom üç yıldır bir savaş esiriydi.
Tom is being held prisoner somewhere.
- Tom bir yerde esir tutuluyor.
Five hundred British soldiers had been captured.
- Beş yüz İngiliz askeri esir edildi.
We thought you'd been captured by the enemy.
- Senin düşman tarafından esir alındığını düşündük.