Dün bunu seninle konuşmak istedim ama sen dinlemek istiyor gibi görünmüyordun.
- Ayer quería hablar contigo acerca de eso, pero no parecía que quisieras escuchar.
Onun söylediğini dinlemek zorunda değilsin.
- No tienes que escuchar lo que dice.
He likes to listen in to the radio.
- Le gusta escuchar la radio.